Sanat

Sosyalist Gerçekçilikten Sots-Art’a

   Mikhail Epstein       Ocak 2025
Sosyalist Gerçekçilikten Sots-Art’a

Sosyalist Gerçekçilikten Sots-Art’a

 

 

İngilizce'den çeviren: Hale Tekneci

 

Sovyet estetiğinde, sosyalist gerçekçiliği izleyen modernizmden postmodernizme geçiş aşaması, sots-art olarak adlandırılabilir. Sosyalist gerçekçilikten sots-art'a geçiş; Liazonovo Grubunun ( Evgeny Kropivnitsky, Igor Kholin, Genrikh Sapgir, Vsevolod Nekrasov) çalışmalarından, izlenceli sots-art'ın "terfi"sine Vitaly Komar ve Aleksandr Melamid, Ilya Kabakov, Erik Bulatov ve Dimitry Prigov'un çalışmalarıyla, 1950'lerin ortalarından 1970'lerin ortalarına kadar kademeli olarak gerçekleşti. "Sots-art" terimi 1972'de Komar ve Melamid tarafından icat edildi ve ilk olarak Amerikan pop-art'ının Sovyet muadili olarak tasarlandı: Batıdaki popüler bilinçte baskın olan genel kavramlar ekonomik özellikler iken, Sovyetler Birliği'ndeki ideolojik özelliklerdi. Her iki durumda da sanat, kendisini çevreleyen dünya algısını daha düşük, "popüler" bir seviyeye indirmeye başladı: pop-art'taki çorba kâseleri, sots-art'ta sokak sloganları. Sots-art uzun bir süre Sovyet sanatının, diğer bir deyişle sosyalist gerçekçiliğin antitezi olarak görüldü. Ama bu antitez sadece komünist dönemin sanatı tarafından temsil edilen daha önemli ve kapsayıcı toplum çerçevesinde önemlidir. 1960'lardan 1980'lere kadar olan Sosyalist edebiyattaki akımlardan -"köy nesiri", "kentsel nesir", "itiraf" edebiyatı, "mitolojik edebiyat- daha fazla, Sovyetler Birliğindeki baskın tutum olan Sovyet estetiğinin baskın fikirlerinin, kalıplarının "yerel" temel özelliklerin mirasçısı sots-art oldu. Sots-art, yeraltının en derinlerinde var olmaya zorlandı, resmi Sovyet sanatının sınırlarını aştı çünkü estetiği ile sots-art, estetiği tamamen farklı bir düzlemde gelişmekte olan, 1960 ve 1970'lerin ister geleneksel-gerçekçi ister avangart sanatındaki diğer tüm hareketlerden çok daha yakındı. Novi Mir'de Aleksandr Solzhenitsyn ya da Georgy Vladimov'un, Yunost'da AndreiVoznesensky ya da Vasily Aksenov'un çalışmalarını yayınlamak mümkündü ama sots-artçılara sosyalist toplumun en ufak bir yeri dahi verilmedi çünkü onlar sots-art'ın en meşru varisçileriydi. 19. yüzyılın "altın" ( gerçekçi) veya "gümüş"( modern) çocukları değil de, 1930'lardan 1950'lere kadarki "demir tanrıların çocukları"idiler. "Postmodernistler", "Yetmişlerin Adamları" ( semidesiatniki) Ilya Kobakov ve Erik Bulatov, yine de "gelişmiş sosyalizm"in sanatsal çeşitliliğini göstermek için sergi düzenlemelerine izin verilen Dmitri Plsvinsky ya da Vladimir Nemukhin gibi" Altmışların Adamları " ( şestidesiatniki) neo-avangardistlerden daha az "yetkin"di.

 

Gelişmiş sosyalizmin yanında sots-art'a yer yoktu, çünkü sots-art'ın kendisi daha fazla gelişmişti. Mitolojikleştirici romantizm, "sert" ve "eleştirel"gerçekçilik, avangardlık hatta soyutlama, görev duygusuyla estetik "kalıntılar"olarak hor görülen "presosyalist geçmiş"in tüm yöntemleri ve hareketleridir. Ve sadece sots-art beraberinde, gelen karnaval ölümün gizemini ve sosyalizmin kendisinin sahte taçlandırılmasını, göstergelerle herhangi bir bağlantıdan kurtulmuş işaret bileşenlerinin parçalanmasına bir bakış açısını getirdi. Sovyet sosyalizminin kendisinin cafcaflı paletinde çeşitli ideolojilerin işaretlerini (sağ ve sol, muhafazakâr ve devrimci) sevinçle karıştırmasıyla ve yeni bir "yeni gerçekçilik"yanılsaması yaratmasıyla, sots-art, sosyalizmin işaret sistemini kapalı bir göstergeler çemberi olarak sunmak için kullandı.

Sots-art sadece gerçekçiliğe uyma ihtiyacından değil, aynı zamanda dönüşümün gerçekçi bir yanılsamasını yaratma ihtiyacından da kurtulan sosyalist gerçekçiliğin işaretini kullanan sanatsal bir oyundur.

Bu, kendi " imza"larını temsil ve ifade eden fikirlerin kendi kendine referans verdiği bir döngüdür. Sosyalist medeniyet "sots-art" için bu denli sevimli bir konu haline geldi çünkü bu medeniyetin kendisi çok abartıldı ve tarihte eşsiz biir göstergebilim yaratan kendi "imza"sını sergiledi. Daha önce, kendisini benzeri görülmemiş bir gayretle vurgulayan işaretlerin gücü, gerçekle olan kopuşunu ve yeni bir gerçeklik yaratma niyetini vurgulamaktadır. Sots-art için geriye kalan tek şey, sosyalist medeniyetin yapaylığını ve planlı doğasını alıp, onu tamamen koşullu bir işaret sistemi, kendi kendine önemli bir sanatsal jest, önemli bir belirteci olmadan ortaya koymaktı.

 

Tabii ki sots-art ve postmodernizm özdeş olarak düşünülemez. Bu kavramlar, en az iki alandan farklıdır: Postmodernizm, Rusya'da özellikle önemli ve yaygın olan kavramsalcılık da dahil olmak üzere birçok farklı sanatsal hareketi kapsar. En çeşitli sanatsal diller ve ideolojik sistemlerle çalışan kavramsalcılık içinde, diğer şeylerin yanı sıra sosyalist medeniyetin işaret sistemine odaklanan sots-art ayırt edilebilir. Biyolojik sınıflandırma açısından postmodernizmin estetik fenomenlerin bir "sınıfı" olduğu, kavramsalcılığın ise bir "düzen "olduğu ve sots-art'ın bir"aile"olduğu söylenebilir. Örneğin, Umberto Eco ya da Andrei Bitov romanlarının; Dmitry Prigov, Lev Rubinshtein ya da Vladimir Sorokin'in Kavramsalcı metinlerinden daha çok, postmodernizmin diğer dallarına ait olduğu açıktır. Ancak, kavramsalcılık içinde de bireysel yazarların çalışmalarında bile gerçek sots-art ( Sorokin's The Norm( Norma) ) ya da Marina's Thirtieth Love ( Tridtsataia liubov' Mariny ) ile Prigov'un milyonerler hakkındaki şiirleri, Rus psikolojik romanının ( Sorokin'in Romanı ) işaret sistemleri veya mektup tarzında, pastoral ve mersiye ( Timur Kibirov) türleriyle kavramsal olarak işleyen diğer sanat ( Rus-sanatı,akıl-sanatı gibi ) arasında ayrım yapılabilir. Kavramsalcılık içinde, bazı yazarlar diğerlerinden daha fazla sots-art'tır ve komünist dönemden ileriye doğru giderken, Vitaly Komar ve Aleksandr Melamid gibi kurucuların eserlerinden bile sots-art'ı ortadan kaldırma yönünde belirgin bir eğilim vardır.  

Yine de giderek marjinalleşmesine ve tarihsel olarak modasının geçmesine rağmen sots-art, "ilk aşk" ya da daha kesin olarak postmodernizmin komünizmle birleşmesi, kaynağının ortaya çıktığı Rus postmodernizmini komünizmle birleştiren özel bir ilişkiyi sürdürüyor. Sots-art,komünizmin sırrını erken postmodernizm olarak ve postmodernizmin sırrını meşru, utangaç da olsa komünizmin mirasçısı olarak ortaya koyar. 

Sots-art, komünizmin ve postmodernizmin estetik ortaklığını ortaya çıkarır: gerçek üstü doğaları, eklektizmleri, türevsellikleri ve ideolojik alegorilere ve popüler söylem klişelerine karşı donuk tutkuları.

Sosyalist gerçekçilik, modernist geçmişiyle birlikte kırıldığı anda komünizm iken sots-art postmodern geleceğini tanıdığı anda komünizmdir. Sots-art, komünizm postmodernizme dönüşürken, "gölgeler öğle saatlerinde geri çekilirken", komünizmin yalnızca bir anısı ve kısmen de bir nostaljisi olarak kaldığı için kaybolur.

Sots-art,1970'lerde ve 1980'lerde "ilerici" postmodernizm ve "geriye dönük" Sovyet sanatının bir savaş alanı olarak algılanırken, 1990'larda daha çok Sovyet döneminin sanatı ile tanımlanmaktadır, onun tepedeki sonuç aşaması olarak: aynı anda hem bir papağanın melodisi hem de bir kuğunun şarkısı.

Sots-art, onun başlangıçtaki "parlak" ve"saf" komünist aşaması için, olgun postmodernizmin nostaljisidir. 1990'larda, sots-art, "büyük zaferler" ve" görkemli başarılar"ın olduğu günlerde, komünist geçmişte umutsuzca sıkışmış yazarlar tarafından uygulanmaktadır: sots-art'taki nostalji ironi üzerinde hakim olmaya başlamıştır. Sosyalist gerçekçilik ölür ve onun tek meşru varisi sots-art olur. Ama o da son aşamasındadır ve kesinlikle 21.yüzyıla kadar yaşayamayacaktır.

 

O.   V. Kholmogorava'nın Sot's Art kitabında bu hareketin tarihteki yeri "iki fenomenin kesiştiği yer", yerli Sovyet sosyalist gerçekçiliği ve 20.yüzyılın sonlarındaki dünya postmodernizmi olarak tanımlanır. Bu kesişim görüntüsü, Sovyet sosyalist gerçekçiliğinin ve dünya postmodernizminin ortak hiçbir şeye sahip olmadığını, farklı yönlerde hareket ettiğini ve sadece sots-art'ta buluştuğunu varsayar. Ancak, yukarıda da tartışıldığı gib, sosyalist gerçekçiliğin kendisi, sots-art tarafından temsil edilen postmodernist sanatsal bilincin gelişiminde bir biçim ve evredir. Sosyalist gerçekçilikten sots-art'a geçiş, sosyalist estetiğin gelişim yasalarına göre gerçekleşti. Bu, Andrei Sinyavsky'nin daha önce bahsedilen sosyal sanat gerçekçiliği üzerine yaptığı, sots-art'a dönüşümü not ettiği çalışmasında görülür ve Sovyet yaşamının yabancılaşmış, saf, ironik şiirleri ve ideolojik klişeleriyle Liazonovo şiir okulunda ortaya çıkar. 1950'lerin ortalarında Sovyet kültüründe postmodernizmin bu tezahürleri, kısmen Batı'daki benzer fenemonlerden önce geldi ve durumdan bağımsız olarak gelişti. Sots-art, Batı postmodernizminin Sovyet vagonuna sonradan bağlanmasının değil, Rus modernizminin komünist formunda organik büyümesinin ve olgunlaşmasının bir ürünüdür.

 

Bu nedenle, Rus potmodernizmini yalnızca Sovyet sonrası ya da geç Sovyet döneminin sınırları içine yerleştirmek yanlış olacaktır ( 1970'ler ile 1990'lar ).

Rus kültürünün postmodern gelişimi, onun temel iki yüzü olan sosyalist gerçekçilik ve sots-art'ta birleşti. Sots-art dönemi, bu simülatörün koşullu semiyotik doğasının tanınması ve oyun, parodi ve ironi kurallarına göre ondan uzaklaşılması ile karakterleşmiştir.

 

 

 

 

Mikhail Epstein

 

1950 yılında doğan Mikhail Epstein Rus postmodernizmi araştırmalarına katkı yapan Rus asıllı Amerika'lı yazar, akademisyen ve kültür teorisyenidir. Kültür teorisi ve Rus edebiyatı profesörüdür. Rus edebiyatı ve düşünce tarihi konularında yazmaktadır.  

 

Düşünce

Tüm Yazılar

Sanat

Tüm Yazılar

Öykü

Tüm Yazılar