Kitap

Edebiyatın Görünmez Duvarlarının Arasından Geçmeye Çalışan Bir Yazar: Halil Cibran

   Elif Hamitoğlu       Haziran 2024

Edebiyatın Görünmez Duvarlarının Arasından Geçmeye Çalışan Bir Yazar: Halil Cibran

Eline kâğıt kalemi almış ve yazmayı denemiş her yazar, ister istemez kendisini çok fazla şey anlatma derdi içinde bulur. Anlatmak istediklerini en iyi ve en etkili şekilde nasıl aktarır, bunun peşine düşer. Kelimelerini ölümsüzleştirme ve diğerlerinin sözlerinden daha etkili olma çabası yazarın içinde bir yerde gizli gizli, onu ufak ufak iğneler. Bu zorlu yollardan geçmeyi başaran yazar ise yazdığı eserle, yıllar geçse bile yaşamaya devam eder. Halil Cibran, hem bu zorlu yollardan geçmiş hem de Amin Maalouf'un dediği gibi haksız birçok eleştiriye maruz kalmıştır. Ermiş'in basit bir şiir kitabı olarak değerlendirilmekten tutun da Nietzche'nin Böyle Buyurdu Zerdüşt kitabına kadar benzetilmesi yazarın uğradığı en büyük haksızlık bana kalırsa. Ortalama yüz yirmi sayfa civarı olan eseri yazıp bitirdikten sonra, 4 sene yanında taşımış Halil Cibran. Üzerinde defalarca ama defalarda çalışmış. İlyas Aslan'ın da belirttiği gibi "kelimenin gücünü ve büyüsünü bütünüyle kavramış biri." Hepimizin herkesten özellikle en büyük yazarlar diye nitelendirdiğimiz yazarlardan, etkilendiğimiz gerçeğini niçin bir kenara koymuşlar ve hakkını teslim etmek yerine yermişler, bilinmiyor. Ermiş dili, anlatımı, tarzıyla bir kutsal kitap edasını elbette barındırıyor. Kullandığı üç isimden birinin Mustafa olması (benim elimdeki kitapta Mustafa,  bazı kaynaklarda Muhammed) tartışmaları körükleyen bir diğer nokta olmuş. Diğer isimler ise Mitra ve Orfales. Ermiş‘in kendisi Mustafa, aşktan özgürlüğe, ıstıraptan güzelliğe dair birçok konuda öğütler verir tüm kitap boyunca. İçsel yolculuğunu en naif, en sade şekilde anlatmış ve veda sözleriyle sonlandırmıştır kitabını Cibran. Bir eseri okurken, anlamaya çalışırken, verilen mesaj nedir veya tüm bu anlatılanlardan benim anladığım nedir, diye düşünmek yerine yazarın kullandığı isimleri, anlatma yolunu, onun inancını mercek altına almanın bireye ve akabinde topluma katkı sağlamayacağı aşikardır. Cibran 48 yaşında kanserden öldüğünde kitaplarının bu kadar çok konuşulacağını ve tartışmalara yol açacağını düşünüyor muydu bilinmez ancak hastanede son günlerinde mektup yazdığı arkadaşına hâlâ hayallerinden bahsediyordu. 

Yazarın zihnine, hayal gücüne sınırlama getirecek her eleştiri edebiyatın yazısız kanunlarına ters düşmektedir. Özgürlük sadece Cibran'ın değil tüm yazmak isteyenlerin en büyük ihtiyacıdır. Esinlenmeler, denemeler olmadıkça yeni fikirler yaratmak çok da mümkün değildir. Düşünceler çarpışarak yenilerini doğururlar. Yazarın kimliği her zaman eserin arkasındadır ve öyle kalmalıdır. Yeni bir tür denemek, yeni bir yol denemek, tüm bunlar kalemi tutan elin hakkıdır. Burada bahsedilen Cibran'ın veya ötekileştirilen diğer yazarların eleştiri almaları değil, haksız yere eleştiri almalarıdır. Tüm bunların ışığında Doğu ve Batı arasında bir dünyası olan Cibran'ın hayatı çeşitliliklerle doludur ve tüm bu çeşitlilik onu "O" olmaya zorlar. Edebiyatın dışında kalmak Cibran için ne ölçüde anlamlıdır, bilemiyoruz ancak Cibran'ın böyle bir gayesi var mıydı, belki de bu soruyu sormak gerek. Ermiş'i okuduktan sonra; bunu yazan, yazabilen birinin edebiyat dünyasının neresinde kaldığını pek de sorun etmediğini düşünüyorum. 

Ermiş' i okurken anladım ki her cümlenin altını çizmem imkânsız. İşte bu yüzden onu kütüphanemde tekrar tekrar okunacak kitaplarımın arasına yerleştirdim. Eserleriyle hâlâ yaşayan bir yazarın sözleriyle veda etmek isterim: "Aksayanlar bile geriye gitmez."

Yazar'a ait Diğer Yazılar

Elif Hamitoğlu

Edebiyat

Tüm Yazılar

Müzik

Tüm Yazılar

Kitap

Tüm Yazılar