Kitap

İçimizdeki Şeytan

   Elif Hamitoğlu       Temmuz 2024

İçimizdeki Şeytan

"İsteyip istemediğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimî bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..."

Nasıl oluyor da yıllar önce yazılmış bir eser hâlâ güncelliğini bu kadar iyi koruyor? Yaptığı ruh analizleri, akıcı dili, basit anlatımı ve o zamanın sosyal ve siyasi durumunu bu kadar iyi özetlemesi... İşte hepsi, tüm bunlar Sabahattin Ali'yi Sabahattin Ali yapıyor. Onu her ne kadar Kürk Mantolu Madonna ile duysa da çoğumuz, sıkı okurlar yazarı Kuyucaklı Yusuf ve İçimizdeki Şeytan ile bilir. Akıllarda yüksek ihtimalle şu satırlar kalmıştır: "Halbuki ne şeytanı azizim ne şeytanı? İçimizde şeytan yok...Tembellik var..." Yıllar geçse de içimizden söküp atamayacağımızı cümleler bunlar. Kendimizi, hayatımızı sorgulatan hatta kim bilir belki bazılarımızı harekete geçiren ve içindeki şeytanı öldüren...

Kısa ve kaba tabirle; İçimizdeki Şeytan Ömer ile Macide‘nin kısacık süren evliliğini,-hatta hiç resmiyette dökülmeyen-, ama bir ömür sürmüş gibi hissettiren aşkını anlatır. Ömer ve Macide'yi baştan aşağı değiştiren bu aşka, tüm bu değişime satır satır şahit oluruz. Nihat'la vapurda derin tartışmalar içerisinde iken Ömer'in aniden Macide‘yi gördüğü anda aşık olduğunu sanmasıyla başlar hikâye. Macide İstanbul'da konservatuvarda okuyan, akrabasının yanında kalan, hanımefendi bir genç kadındır. Ömer ise felsefe bölümündeki bir üniversite öğrencisiyken aynı zamanda postanede yarı zamanlı olarak çalışan bir gençtir. Vapurdaki karşılaşmadan sonra Ömer aklından bir türlü Macide‘yi çıkaramaz. Ev ve okul arası yolda ona eşlik etmesi ile arkadaşlıkları başlar ve bu arkadaşlık kısa süre içerisinde aşka dönüşür. Daha ikisi de birbirini tam tanımamışken babasının ölümü ve maddi sıkıntılar sebebiyle Macide akrabasının yanından ayrılır ve Ömer'in odasına yerleşir. Hayatın gerçekleriyle tam o anda yüzleşir Ömer. Artık geçindirmesi gereken bir ev vardır. Nikâhları kıyılmamıştır ama herkese Macide‘yi karısı olarak tanıtır. Üç ay boyunca hayatla mücadele eder genç çift. Bu süre içerisinde genç kadının eski müzik öğretmeni Bedri'nin yardımı sayesinde geçinirler. Kitapta birçok yerde geçtiği gibi Ömer iyi ve zeki bir çocuktur fakat aklını kullanmayı beceremez. Ömer'in Nihat aracılığıyla tanıştığı kimseler genç çifti eğlenceye çıkarır. Bu akşamlarda Macide Ömer'in en zayıf yanlarını görür ve nihai kararını verir. Ömer, Macide'nin aşkıyla eserin en başından beri bahsedilen içindeki şeytanı öldürdüğünü düşünürken aslında onu öldüremediği gerçeğiyle yüzleşir.  Fakat hikâye sadece ikisinin aşkıyla ilgili değildir. Aynı zamanda diğer karakterler toplumdaki duruma ayna tutar. Okurun da beklediği gibi Ömer'in başı Nihat yüzünden belaya girer. Kısa süren bir gözaltı sırasında en doğru kararın Macide'den ayrılmak olduğuna karar verir. O bu kararı verirken, Macide uzun bir ayrılık mektubu kaleme alır.  Macide‘nin mektubunda yazar, hem hikâyeyi baştan sona ele alır hem de olayı bir kadın ruhunun tüm inceliğiyle ele almayı başarır. 

İçimizdeki Şeytan'a bir aşk hikâyesi demek çok büyük haksızlık olur. Kitabın başından sonuna kadar yazar, yaşadığı sorgulamaları hikâyenin içerisine ince ince işler. Hayatı, hayatın geçiciliğini, anı yaşamanın önemini vurgular. Daha sonra iki insanın değişimini, iradenin mühim bir şey olduğunu hatta sadece iradenin değil arkadaş seçiminin, dostluğun ne olduğunu sorgular. Tüm bu sorgulamaları müthiş bir titizlikle ele alır. Birlikte bir yaşam için gereken şeyin sadece aşk olmadığını Macide'nin mektubunda etraflıca anlatır. Günümüz ilişkilerinin ne kadar çıkmazda olduğunu göz önüne alırsak, bu mektubun okunması son derece yol gösterici olacaktır. İçimizdeki şeytanı öldüremeyeceğimiz bir gerçek fakat neden onu kontrol altına almayalım?

Yazar'a ait Diğer Yazılar

Elif Hamitoğlu