Edebiyat

80’ Kuşağında Çatlak

   Alper Çeker       Aralık 2024

80’ Kuşağında Çatlak

 

Hilmi Yavuz 1990'larda 80' Kuşağı şairlerinin bir kısmını etrafında toplamıştı. Bu şairler Şiir Atı dergisi çevresindendi. 80' Kuşağı şairleri Hilmi Yavuz'la söyleşiler yapıyor, ona övgüler düzüyordu. Hilmi Yavuz da her yıl onlardan birine Behçet Necatigil Şiir Ödülünü veriyordu. Zararsız, ciddiye alınmayan bir hizipleşmeydi bu. Tek üzücü tarafı, Behçet Necatigil Şiir Ödülünün saygınlığına gölge düşürmesi olmuştu.

Kendisini mehdi ilan eden bir casusun dailiğini yapmaya başladığında, Hilmi Yavuz gençler için tehlikeli birine dönüştü. Konu adliyeye taşınınca köşesine çekildi, bir süre ortalıkta görünmedi. Fakat 2024 yılının Kasım ayında Hilmi Yavuz, şürekâsı içinde yaşanan bölünme ile basında gündem oldu. Saliha Sultan'ın Karar gazetesindeki haberine göre Vural Bahadır Bayrıl, Şiir Atı Seyhan Erözçelik İlk Kitap Şiir Ödülünün jüri heyeti adına yaptığı basın açıklamasında "Türkçe şiir" ifadesini kullanmış, jüri üyelerinden Ali Günvar ve Osman Hakan A. da bunu kabul etmeyerek heyet üyeliğinden ayrılmıştı.  

1990'ların başında Türkiye'nin Doğu ve Güneydoğu'sunda alan hakimiyeti terör örgütü PKK'nın eline geçti. Devlet çatışmalarda verilen şehitlerin gerçek sayısını açıklamıyordu, örgüt şehir merkezlerinde kendi adliyelerini kurmuştu, İstanbul'da bile makbuz karşılığında vergi topluyordu. Türkiye'nin birkaç yıl içinde bölüneceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Bu ortamda PKK, Türk solundan büyük bir destek gördü. Leman dergisi devlet güvenlik mahkemesinde kendileri hakkında yürütülen müstehcenlik davalarını, okurlarına Kürtçülükten yargılandıkları biçiminde aktarıyordu. 90'ların ortalarında Kıbrıs kökenli şair Mehmet Yaşın, "Türk şiiri" yerine "Türkçe şiir" demeyi teklif etti. Britanya imparatorluğunun sömürgeci geçmişinden dolayı, İngiliz edebiyatı kadar yetmiş iki milletten etnik kökene sahip yazarlardan oluşan bir edebiyat yoktur ama orada dahi "İngilizce edebiyat" ya da "İngilizce şiir" demek gibi saçma bir tartışma yok. Türkiye'deki tartışmanın filolojik hiçbir arka planı yoktu. Konu kültürel değil siyasiydi. Mehmet Uzun'un romanlarındaki "Kürtçe'den çeviren: falanca" ibaresi için Gendaş yayınlarında Nihat Behram "Bunların Kürtçe'si nerede?" diye sorduğunda, ben ordaydım. 1999 yılında PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın beklenmedik bir biçimde yakalanmasıyla, taraftar bulamadan mesele kapandı.

Edebiyatın ölçüsü dildir. Bir eser Türkçe yazılmışsa Türk edebiyatına, Arapça yazılmışsa Arap edebiyatına, Farsça yazılmışsa İran edebiyatına aittir. Fuzuli bu dillerin üçünde de eser vermiştir; yazdıkları Türk, Arap ve İran edebiyatlarının ürünüdür. Şemseddin Sami Arnavut, Vartan Paşa Ermeni'ydi ama Türk edebiyatı yapıyorlardı. Mevlana Türk'tü ama İran edebiyatı yapıyordu.   

2014 yılında PKK, Suriye'de üç kanton ilan etti. Bu kez örgüte ABD tarafından açıktan silah ve para aktarılıyordu. Hilmi Yavuz'un mehdisinin Türk devletinde neden olduğu zafiyet, Türk solunda yeniden ülkenin bir bölümünün ayrılıp bu kantonlarla birleşeceği beklentisini doğurdu. "Türkçe edebiyat", "Türkçe şiir" tartışmalarının ikinci kez alevlenmesi işte bu gelişmeler üzerinedir. Ayrıntı, SEL, İthaki, İletişim, Metis gibi yayınevleri kitap künyelerinde "Türkiye edebiyatı" ifadesini kullanmaya başladı. Bu yayınevlerinin bir kısmı yıllardır yabancı vakıflardan aldığı fonları kullanıyor, bazılarının da sahipleri CHP'de yönetici.

Söz konusu gelişmeler, Türkiye'deki ekonomik krizle aynı döneme denk geldi. Yayıncılık krizden derinden etkilendi, kendi yağıyla kavrulan birçok yayınevi işi durdurdu. Bankaları istisna kabul edersek, yalnızca AKP'liler tarafından kurulan ve devlete kitap satarak para kazanan KETEBE ile PKK'yı destekleyen Batılı fonlardan para alan yayınevleri ayakta kalabildi. Tabii ki yaşananlar, çok satanların dışındaki yazarların ve şairlerin yayıncı bulmasını neredeyse olanaksız bir hale getirdi.

Ali Ayçil, bana göre en güzel kitabı olan Karşı Roman'ı İletişim'den yayımladı. Roman, künyesindeki "Türkiye edebiyatı" ifadesiyle basıldı. Muhafazakâr çevreler Ali Ayçil'in yayınevi seçimine tepki verdi ama kimse olaya diğer taraftan bakmadı. Ekonomik krizde ayakta kalan muhafazakâr çizgideki yayınevlerinin hiçbirinin bu romanı yayımlamak için Ali Ayçil'e yalvardığını sanmıyorum.

Hilmi Yavuz ve şürekâsına dönecek olursak. "Türkçe şiir" ifadesiyle basın açıklaması yayımlayan Vural Bahadır Bayrıl'ı eski tanırım. Cağaloğlu'nda Adnan Özer ve Levent Erseven'in yanında çıraklık yaptığım 90'lı yıllarda bana ağabeylik yapan şairlerden biridir. Ters düştüğü arkadaşları gibi güçlü bir nefis sahibi, kibirli değildir; aksine alçakgönüllüdür, eğlencelidir. PKK destekçiliği ya da Kürtçülükle hiçbir ilgisi yoktur. "Türkçe şiir" ifadesinin saçmalığını da çocukluğumda bana edebiyat öğretmiş şairlerden biri olarak benden daha iyi bildiğini düşünüyorum ama muhtemelen Vural Bahadır Bayrıl bu sözü, dışlanmamak için kullandı. Şu sıralar; yayıncısına para kazandırmayacak bir dosyası bulunan bir yazar, PKK ya da AKP yanlısı olmayan yani fonlanmayan bir yayınevinden kitap yayınlatamaz. Türkiye'nin yeni gerçeği bu. Yayıncıların çoğu arkadaşım. Akşam olunca hepsi evine ekmek götürmek zorunda ve ben bunun için onları suçlayamam. Suçlanacak biri varsa o da ülkeyi bu hale getiren hükümettir.  

Geçmişte buna benzer bir baskı ortamı, 1970'lerde yine solcular tarafından oluşturulmuştu. Toplumcu Gerçekçi olmayan İkinci Yeni şairlerinin şiirlerinin dergilerde çıkmasını ve kitaplarının yayımlanmasını engellemişlerdi. Solcular o yıllarda da yurtdışından para alıyordu. Bu döngü 80' Kuşağının öncü şairlerinden Adnan Özer tarafından kırıldı. Üç Çiçek'ten itibaren çıkardığı tüm dergilerde Adnan Özer yalnızca edebi niteliği ölçü aldı. Aslında Vural Bahadır Bayrıl ve arkadaşlarının çıkardığı Şiir Atı dergisi de bu estetikçi anlayışın devamıdır. Ne yazık ki 2020'lerin Türkiye'sinde estetik, kitap okumak, müzik dinlemek ve sinemaya gitmek artık bir lüks.                      

 

 

Yazar'a ait Diğer Yazılar

Alper Çeker

Alper Çeker 1972 yılında İstanbul'da doğdu. Kadıköy Anadolu Lisesini ve İstanbul Üniversitesi Rus Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirdi. Osmanlıca'dan çeviriyazı ve sadeleştirmeler, Rusça ve İngilizce'den çeviriler yaptı. Telif eserleri arasında Gece Şehre Dedi ki, Reziller, Kurt Cobain ve Seatle Olayı, Devrana Girip Seyran Edelim ve Kan Kardeşi Tarantino vardır.

Şiir

Tüm Yazılar

Öykü

Tüm Yazılar